19. Yüzyılda İzmir’in Demografik ve Mekansal Durumu
(H. İbrahim Alpaslan) Kentin Demografisi İmparatorluk genelinde önemli nüfus hareketlerinin yaşandığı bir dönem olan 19. yüzyılın en önemli nüfus hareketini taşradan kentlere doğru olan göçler oluşturur. Bu göçleri taşradaki yaşam koşullarının olumsuzluğunun bir sonucu olarak değerlendiren Mantran’a göre, 19. yüzyılda Osmanlı kenti, kıtlıkların ve eşkıya baskınlarının sıklıkla yaşandığı taşraya karşılık Batı’yla ticaret ilişkileri gelişen, bir sanayi nüvesiyle, yeni yapılarla donanan, içinde oturanlara afetlere karşı belli bir güvence sağlayan ve özellikle arayan herkese iş veren bir alternatiftir. Bu bağlamda İstanbul, Ege’nin ve Akdeniz’in büyük limanları en cazip odakları oluşturur. Ayrıca 18. yüzyılın sonlarından başlayan ve 19. yüzyılda artarak devam eden…
Uygarlıkların Kesişiminden Doğan Melez Bir Yapı Tipi: Podyumlu Mezar Anıtları
(H. İbrahim Alpaslan) Tarih boyunca insanoğlu ölümü birçok farklı biçimde anlamlandırmış, bu anlamlandırmaya koşut olarak da ölü bedenin ne yapılacağı konusunda farklı gelenekler ortaya çıkmıştır. Toprağa gömmek, yakmak, taş muhafazalar içine yerleştirmek veya yüksek bir platforma yerleştirip kuşların etleri yemesini sağlamak gibi birçok gelenek farklı kültürlerde farklı dönemlerde geçerli olmuştur. Bu süreçlerin çoğunu mimari kapsamda değerlendirmek mümkün değildir. Zira mezarlar çoğu zaman yapı ölçeğine varmazlar. Ancak bazı durumlarda ölüyü muhafaza etmek için mezar odaları veya mezar yapıları tercih edildiğinde mezar mimarisinden bahsetmek mümkün olur. Antik Mısır’daki mastabalar ve onlardan evrimleşen piramitler, farklı kültür ve coğrafyalarda karşılaşılan tümülüsler ve bina ölçeğine…
İzmir Sarıkışla’nın İnşa Evreleri
(H. İbrahim Alpaslan ve E. Aysu Gülenç) İnşaatının tamamlandığı 1829 yılından yıkıldığı 1955’e kadar 126 yıl kentin boyut olarak en büyük, konum ve işlev olarak da en önemli yapılarından biri olan Kışla-i Hümayun ya da daha bilinen adıyla Sarıkışla’nın bu önemi göz önüne alındığında hakkında yeterince çalışma ve yayın yapıldığını söylemek güçtür. Bir örnek olarak, tek bir yapı gibi algılanan Sarıkışla’nın aslında bir yapı topluluğu olduğuna değinen ve süreç içerisinde geçirdiği değişikliklere dair sağlıklı bir kronolojiyi içeren bir kaynak bulunmamaktadır. Tarihçiler neredeyse özellikle yapıya asgari düzeyde ilgi göstermiş, belki de bu ilgisizliğin bir sonucu olarak bu denli önemli ve göz…
Kentin Dönüşümünü Bir Parselden Okumak: İzmir’in Kordon’undaki 1201/20 Numaralı Parselin 150 Yıllık Tarihçesi
(H. İbrahim Alpaslan) İzmir kent merkezi özellikle Kadifekale eteklerine taşındığı Helenistik dönemden 20. yüzyıla kadar aşağı yukarı aynı alanda yoğunlaşan bir kentsel alana sahip olmuş, dolayısıyla kent katmanlaşarak bugüne kadar gelmiştir. Bu katmanlar arası geçiş bazen istemli ve planlı bir şekilde olurken bazense deprem veya yangın gibi afetlerle keskin ve ani olmuştur. Böylece üst üste gelen katmanlar birbirlerinin yerini alırken alttaki katmanlar her zaman tamamen yok olmamış, çoğu zaman palimseste benzer biçimde yeni gelen katmanla farklı ilişki biçimleri içerisinde varlıklarını devam ettirmişlerdir (Resim 01). Bazen aynı yeri paylaşan, yani üst üste inşa edilen yapılar bazense aynı malzemeyi paylaşan yani devşirme…
Osmanlı Padişahlarının Gezileri İçin Gerekli Mekânsal Özellikler: Sultan Abdülmecid’in Gerçekleşmeyen İzmir Seyahatinin Hazırlıkları
(H. İbrahim Alpaslan) Hükümdarların hükmettikleri kentleri ziyaretleri her zaman önemli olmuştur. Bu ziyaretler esnasında kentlilerin dünyevi otoritenin en üst temsilcisi ile karşılaşmasının yarattığı manevi atmosferin yanı sıra cezalandırılma ile ödüllendirilme olasılıkları arasındaki gergin psikoloji bir süreliğine kente hâkim olur. Seyahatlerin günümüze kıyasla çok daha uzun sürdüğü modern öncesi dönemde hükümdarların ziyaretlerine dair haber, ziyaretin gerçekleşmesinden çok daha önce kente gelirdi. Hatta, hükümdarın kişisel varlığınahizmet edecek ya da ziyaretin hatırasına adanacak birçok faaliyetle geçen bu süreye, Roma İmparatoru’nun MS 130 yılında Attalia kentini ziyareti onuruna inşa edilen Hadrianus Kapısı gibi, hükümdara adanmış yapıların inşaatının sığdırıldığı örnekler bile vardır. Roma’da olduğu gibi…
Kentin Altında Unutulan Bir Dere: Boyacı Deresi
(H. İbrahim Alpaslan) Bu çalışma İzmir kent merkezinde bugün artık varolmayan bir derenin izini sürmeye çalışmaktadır. Adını çevresindeki boya imalathanelerinden alan Boyacı Deresi’nin izlerine İzmir’in gezginlerin güzergahlarına dahil olduğu 17. Yüzyıldan başlayarak rastlamak mümkündür. 18. Yüzyılda kentin yayılım alanı için bir eşik görevi gören dere, 19. Yüzyılda kent dokusunun içinde kalmaya başlamış, 20. Yüzyıla gelindiğinde ise kentsel dokuyu radikal değişikliklere uğratan gelişmeler sonucu tümüyle yok olmuştur. Çalışmada bu süreç gezginlerin anlatıları, arşiv belgeleri, gravür ve haritalar yardımıyla izlenmeye çalışılacaktır. Günümüzde İzmir’in konum, nüfus ve kullanım yoğunluğu açısından en merkezi semtlerinden biri olan Alsancak’ın doğal özelliklerinden bahsetmek, yoğun olarak yapılaşmış her…
Yeni içerik doğrudan gelen kutunuza iletilsin.