Binaların Altında Kalan Tanrılar

Yok, başlık yanıltmasın sizi, bir mit anlatmayacağım. Yakın zaman önce yaşadığımız üzücü depremle de ilgili değil… Ya da ilgili mi acaba? Tam emin değilim…  İzmir’de özellikle kent merkezinde Helenistik ve Roma dönemi kalıntıları ile sıklıkla karşılaşırız. Agora ve çevresinde o zamanki adıyla Smyrna’ya ait bir çok yapının izi, arkeologların özenli çabalarıyla gün yüzüne çıkartılıyor. Kadifekale’nin“Binaların Altında Kalan Tanrılar” yazısının devamını oku

Antik Yunan Tapınakları

Evet, bu yazının konusu antik kentlerin en fotojenik yapıları olan tapınaklar. Tabi sadece antik Yunan tapınaklarını ele alacağım. Bunlara çok benzeyen ama aslında ciddi farklar da içeren Roma dönemi tapınaklarını artık başka yazıda konuşuruz. Bu yazı yeterince uzun ve sıkıcı olacak gibi zaten. Çok acaip derin bir konu, nereden tutulur, nasıl gidilir bilmiyorum ama başlayalım“Antik Yunan Tapınakları” yazısının devamını oku

Roma Tapınakları

Geçenlerde Yunan tapınaklarını yazarken Roma tapınaklarını da yazmanın yararlı olacağını düşündüm. Zira aslında Anadolu’da gezerken rastladığımız tapınakların çoğu Roma döneminden kalma. Ama aynı zamanda hemen hepsi de Yunan tarzında yapılmış. Bu karışıklığı birazcık didikleyeceğiz aslında bu yazıda. Yoksa kuru kuruya bir karşılaştırma kolay, onu Google da yapar.  Her ne kadar böyle atarlı laflar etsem de“Roma Tapınakları” yazısının devamını oku

Dionysos ve Korsanlar

Dionysos en sevdiğim Antik Yunan tanrılarından biri. Zeus, Athena veya Apollon gibi standart bir tanrı değil. Sonradan tanrı. Geçmişi, annesinin bir ölümlü olması (ki bu başlıca Yunan tanrıları içerisinde bir istisna idi), doğumu, ve tekrar doğumu, tanrı olma süreci ve sonrası çok karmaşık. Hatta “Olympos Tanrıları” içerisinde sayılmaması bile başlı başına bir mesele. Müthiş çok“Dionysos ve Korsanlar” yazısının devamını oku

Beyt’ül Hikme ya da Bilgelik Evi

Bu yazıda İslam dünyasının altın çağındaki bir kurumdan, Beyt’ül Hikme’den bahsedeceğim. Bugün İslam coğrafyası özellikle Batı dünyası ile karşılaştırıldığında büyük oranda cehaletin ve ataletin ürettiği, yozlaştırıcı bir sisle kaplanmış gibi görünür. Bu durum kimi zaman İslam dininin etkisi, kimi zaman onun yanlış yorumlanışı/yaşanışı kimi zamansa ondan bağımsız olarak iklim gibi doğal verilere dayanılarak açıklanmaya çalışılır.“Beyt’ül Hikme ya da Bilgelik Evi” yazısının devamını oku

Antik Dünyada Spor ve Olimpiyatlar

Hazır Covid-19 nedeniyle ertelenen 2020 Olimpiyatları 1 sene rötarla da olsa başlamışken olimpiyatların mitolojik ve tarihsel hikayesine değinelim bugün. Günümüzde -normalde- 4 yılda bir düzenlenen ve tüm dünyayı kapsayan olimpiyat oyunlarının kökeni bilindiği gibi antik Yunan’a dayanır. Ancak bu bilgi çoğu zaman olimpiyatların antik dönemden beri yapılageldiği sanısına yol açar ki bu doğru değil. Aslında“Antik Dünyada Spor ve Olimpiyatlar” yazısının devamını oku

19. Yüzyılda İzmir’in Demografik ve Mekansal Durumu

(H. İbrahim Alpaslan) Kentin Demografisi      İmparatorluk genelinde önemli nüfus hareketlerinin yaşandığı bir dönem olan 19. yüzyılın en önemli nüfus hareketini taşradan kentlere doğru olan göçler oluşturur. Bu göçleri taşradaki yaşam koşullarının olumsuzluğunun bir sonucu olarak değerlendiren Mantran’a göre, 19. yüzyılda Osmanlı kenti, kıtlıkların ve eşkıya baskınlarının sıklıkla yaşandığı taşraya karşılık Batı’yla ticaret ilişkileri gelişen,“19. Yüzyılda İzmir’in Demografik ve Mekansal Durumu” yazısının devamını oku

Uygarlıkların Kesişiminden Doğan Melez Bir Yapı Tipi: Podyumlu Mezar Anıtları

(H. İbrahim Alpaslan) Tarih boyunca insanoğlu ölümü birçok farklı biçimde anlamlandırmış, bu anlamlandırmaya koşut olarak da ölü bedenin ne yapılacağı konusunda farklı gelenekler ortaya çıkmıştır. Toprağa gömmek, yakmak, taş muhafazalar içine yerleştirmek veya yüksek bir platforma yerleştirip kuşların etleri yemesini sağlamak gibi birçok gelenek farklı kültürlerde farklı dönemlerde geçerli olmuştur. Bu süreçlerin çoğunu mimari kapsamda“Uygarlıkların Kesişiminden Doğan Melez Bir Yapı Tipi: Podyumlu Mezar Anıtları” yazısının devamını oku

İzmir Sarıkışla’nın İnşa Evreleri

(H. İbrahim Alpaslan ve E. Aysu Gülenç) İnşaatının tamamlandığı 1829 yılından yıkıldığı 1955’e kadar 126 yıl kentin boyut olarak en büyük, konum ve işlev olarak da en önemli yapılarından biri olan Kışla-i Hümayun ya da daha bilinen adıyla Sarıkışla’nın bu önemi göz önüne alındığında hakkında yeterince çalışma ve yayın yapıldığını söylemek güçtür. Bir örnek olarak,“İzmir Sarıkışla’nın İnşa Evreleri” yazısının devamını oku

Kentin Dönüşümünü Bir Parselden Okumak: İzmir’in Kordon’undaki 1201/20 Numaralı Parselin 150 Yıllık Tarihçesi

(H. İbrahim Alpaslan) İzmir kent merkezi özellikle Kadifekale eteklerine taşındığı Helenistik dönemden 20. yüzyıla kadar aşağı yukarı aynı alanda yoğunlaşan bir kentsel alana sahip olmuş, dolayısıyla kent katmanlaşarak bugüne kadar gelmiştir. Bu katmanlar arası geçiş bazen istemli ve planlı bir şekilde olurken bazense deprem veya yangın gibi afetlerle keskin ve ani olmuştur. Böylece üst üste“Kentin Dönüşümünü Bir Parselden Okumak: İzmir’in Kordon’undaki 1201/20 Numaralı Parselin 150 Yıllık Tarihçesi” yazısının devamını oku