Bu yazıda biraz boyumu aşıp sanat tarihi hakkında ahkam kesme niyetindeyim. Hep sanat tarihçileri mi mimarlık tarihi hakkında konuşacak, biraz da mimarlık tarihçileri sanat tarihine maydonoz olsun. Tabi sözüm meclisten dışarı, mimarlık tarihi alanına değerli katkıları olan yetkin sanat tarihçisi dostlarımız alınmasın. 🙂
![]() |
Antik Yunan-Roma heykeli için bazı başlangıç kaynakları |
Bu arada Homer Kitabevi’ni de takdir etmek lazım. Hem bu alanda hem de tarih konusunda çok iyi yayınlar kazandırdılar Türkçeye.
Benim derdimse hiç şüphesiz bunlara benzer bir kaynak oluşturmak değil, bir müze veya Antik kenti gezerken daha derinlikli bir bakışa sahip olmanıza, daha anlamlı zaman geçirmenize hiç olmadı, yanınızdakilere hava atmanıza yetecek kadar ipuçlarını sıralamak. Ya da bir başlangıç yapmak. Daha ciddi ve iyi bir donanım istiyorsanız mutlaka yukarıdaki kaynaklara müracaat etmelisiniz.
Şimdi, bu derya denize önce kronoloji olayıyla başlayalım. Benim burada kapsamım Antik Yunan ve biraz da Roma heykelleri. Bu heykelleri de aslında çok çok kaba bir ayrımla 4 ayrı kronolojik bölgede gruplarız. Ama dediğim gibi aslında konu daha derinlikli. Her dönemin kendi alt dönemleri ya da dönemin özelliklerini taşımayan istisnaları var bolca…
-Arkaik Dönem Heykeli – MÖ 6. yüzyıl
-Klasik Dönem Heykeli – MÖ 5. – 4. yüzyıllar
-Helenistik Dönem Heykeli – MÖ 3. – 2. yüzyıllar
-Roma Dönemi Heykeli – MÖ 1. – MS 2. yüzyıl
Dediğim gibi bu çok çok kaba bir dönemleme. Tarihler de yaklaşık tarihler. Daha ciddi bir kaynağa bakarsanız arkaikten önce de çeşitli dönemlerin olduğunu ya da bu dönemlerin her birinin alt dönemleri olduğunu görebilirsiniz. Neyse, ben sonuçta o kadar ciddi bir kaynak değilim.
ARKAİK DÖNEM HEYKELİ (MÖ 6. Yüzyıl)
Bu dönem Yunanistan’da heykel sanatının -önceki dönemlere haksızlık etmeyelim ama- neredeyse başladığı dönemdir. İnsan boyutlarına yakın boyutlardaki heykeller ortaya çıkmaya başlar. Bu heykellerin genel özellikleri oldukça statik ve frontal, yani ön taraftan izlenmek üzere yapılmış olmalarıdır. Bu özellikleri Yunanlıların Mısır sanatından aldığı düşünülür. Zira Yunanlılar sanatta emekleme çağındayken Mısırlılar neredeyse 2.000 yıldır resim, heykel vs… yapıyorlardı. Çok gelişmiş bir sanat dünyaları vardı. Ancak Yunanlıların aksine oldukça izole ve muhafazakar arkadaşlar olduğundan binlerce yıl boyunca sanatlarında çok fazla bir değişiklik olmamıştı. İşte Yunanlılar temellerini Mısırlılardan aldıkları heykel sanatını başlangıcında onlara çok benzer ilkelerle uygularken ileride göreceğimiz gibi hızla geliştirmeye, değiştirmeye başladılar.
![]() |
Arkaik dönem heykel örnekleri. Solda: Bir kadın heykeli, yani Kore,Ortada ve Sağda: Erkek heykeli, Kuros örnekleri. |
Son olarak bu heykellerin genellikle boyalı olduğuna da değinelim. Boya konusu Antik Yunan heykeli ve mimarisinde en yanlış bildiğimiz konulardan biridir. Bembeyaz tapınaklar ve heykellerin asil duruşları bizi çok etkiler ancak bu yapıtlar özgün durumlarında -bazıları aşırıya kaçacak kadar- boyalı idiler.
Arkaik bir korenin günümüzdeki ve özgün durumda boyalı olduğu haline dair bir öneri. Evet, hayal kırıklığı yaşamamak elde değil. 🙂 Görsel kaynağı ve boya konusunda detaylı bilgi için: web1 |
Klasik dönem Yunan uygarlığının bir çok alanda zirve yaptığı bir dönemi içerir. Sadece sanat değil, aslında en önce düşünce yapısı, felsefe ve bilim bu dönemde sıklıkla batı dünyasının kendini temellendirdiği muhteviyata kavuşur. En parlak siyasetçiler, düşünce adamları ve belki de sanatçılar bu dönemde yetişir. Hem mimari hem de heykel açısından başyapıt olarak kabul edilebilecek yapılardan biri olan Parthenon inşa edilir. Zaten Parthenon’un heykeltraşlık işlerini yapan Phidias da bu dönemin hatta tüm dönemlerin en önemli heykeltraşlarından biridir.
![]() |
Bronj orijinali bulunamayan, Roma dönemi kopyalarından bildiğimiz Myron’un Discobolus’u (Disk Atıcısı), MÖ 450 civarı. |
Klasik dönemin ikinci yarısında -ya da bazılarının “İkinci veya Geç Klasisizm” dediği dönemde – yaklaşık MÖ V. yy- bu kurallar esnemeye, ideal yüzler, duruşlar yerini duygulara, hareketlere bırakmaya başlar. Bu dönemin en önemli heykeltraşı, tüm heykel tarihinin de önde gelen isimlerinden olan Praksiteles’tir (MÖ y. 400-330). Lysippos ve Apelles de bu dönemin önemli heykeltraşlarıdır.
![]() |
Poseidon veya Zeus’un bronz heykeli, MÖ 460 civarı, Atina Arkeoloji Müzesi. |
Praksiteles’in yaptığı Knidos’taki Aphrodit heykeli -Knidoslu Aphrodit, Aphrodite, Knidia da denir kendisine- bu dönemin en önemli, en çok kopyalanan eserlerinden biridir. Eserin sanatsal bir çok düzeyinin yanısıra Yunan sanatında tamamıyla çıplak olan ilk kadın heykeli olması açısından da önemlidir.
![]() |
Praksiteles’in Knidos Aphroditi’nin (MÖ 4. yy.) bir Roma dönemi kopyası. |
Zamanı geldi, değinelim, Yunanlıların bu çıplaklık takıntısı nereden geliyor? Aslında Yunanlılar çıplaklığa değil ideal vücuda ya da daha geniş bir tanımlamayla ideal varlığa takıntılıdırlar. Yüzün olduğu gibi vücudun da nasıl olması gerektiğine dair, idealinin ne olduğuna dair bir çok kural ve oran sistemi üretmişlerdir. Dolayısıyla çıplak vücut onlar için -çoğu zaman- şehvetle, seksle ilişkili değil, ideal insanın görselleştirilmesi anlamına gelir. Bu heykelde olduğu gibi resim de de gerçek hayatta da böyledir. Bunun için Antik Yunan eğitimi büyük oranda beden eğitimine yani bedenin ideal kabul edilen oranlara getirme çalışmasına dayanır. Tabii ki Yunanlılar aslında hardcore ataerkil olduğu için uzun süre gymnasiumlarda, resimde veya heykelde bu çıplak vücudun sergilenmesi yalnızca erkeklere tanınmış bir hak olarak görülür. Kadının ise değil çıplak olması, yanında bir eşlikçi olmadan sokağa çıkması bile neredeyse ayıplanır. Sparta hariç ama. Bir çok yönde uç ve aykırı bir toplum olan Spartalılarda kadınlar da erkekler gibi çıplak spor yapma hakkına sahiplerdi.
Klasik dönem heykeli artık arkaik dönemin acemiliklerini geride bırakmış gibidir. Sadece karşıdan değil, 360 dereceden algılanmaya dönük tür eserler. Sabit duruş ya da yalandan bir ayağı önde atma değil çok daha doğal duruşlar ve hareket halindeki figürler taşa ve bronza aktarılır. Klasik dönem heykeli çoğunlukla “kontrapost” denen bir duruş tarzıyla da arkaikten ayrılır. Bu duruşta vücut ve baş hafif biçimde farklı yönlere yönelmiştir. Aşağıdaki görseldeki gibi. Yüzlerde hala pek ifadeye rastlanma ancak arkaik döneme göre çok daha gerçekçi bir yüz ifadesi vardır. Zaten yukarıda da değindiğimiz gibi Klasik dönemin en büyük amacı ideal yüz ve vücut oranlarına erişmektir.
![]() |
Kontrapost duruşa örnek, Doryphoros (Mızrak Taşıyan), Polykleitos’un MÖ 440 civarına tarihlenen eserinin Roma kopyası. |
HELENİSTİK DÖNEM HEYKELİ (MÖ 3. – 2. Yüzyıllar)
![]() |
Helenistik dönemin 3 önemli eseri. Lacoon ve Oğulları, İntihar Eden Galat ve Milo Venüsü. Hepsi Roma kopyaları. Yukarıdaki her heykelin müthiş bir hikayesi var ama bunlar artık başka yazının konusu. |
Klasik dönemle Helenistik dönem arasındaki farkı bir Yunanca Profesörü olan Kitto çok güzel özetliyor:
Roma heykelinde idealizasyon endişesi pek yoktur. |
Burada anlatılmak istenen aslında askeri açıdan üstün ancak çok gelişmiş bir düşünce, sanat ve kültür birikimi olmayan Roma’nın MÖ II. yüzyılda Yunanistanı fethettiğinde Klasik dönemin eşsiz mirasıyla karşılaşması ve onun etkisi altına girmesidir. Bu tarihten sonra Roma İmparatorluğu’nda sayısız Yunan kökenli sanat eseri dolaşıma girer ve imparatorluğun genel sanat anlayışı hatta düşünce dünyası bile yoğun büiçimde Yunan etkisine girer. Fetheden fethedilir yani bir anlamda.
Nasıl ki Helenistik dönemde Pergamon heykel atölyeleri öncü bir rol üstlenmişse, Roma heykeli için de Aphrodisias ve Perge Anadolu’daki benzer nitelikteki merkezlerdir.
web1 : https://www.classics.cam.ac.uk/museum/collections/peplos-kore